postresim3

Türkünün altyapısını dinleyip indirebilirsiniz.

İNDİR

Ben Bu Yıl Yarimden Ayrı Düşeli

Kaynak: Orta Anadolu-Metin Öge-Erol Parlak

Ben Bu Yıl Yarımdan Ayrı Düşeli
Her günüm bir yıla döndü gidiyor
Yine zindan oldu dünya başıma
Gönlüm Ataşlara Yandı Gidiyor
(Ömrüm Boş Hayale Kandı Gidiyor)

Uzaktır Yolların Dolandım Geldim
Datlıdır Dillerin Bağlandım Kaldım
Günahı Boynuna İşte Ben Öldüm
Gönlüm Ataşlara Yandı Gidiyor
(Ömrüm Boş Hayale Kandı Gidiyor)

Hayal meyal olmuş şu bizim eller
Dostun bahçesinde açılmış güller
Her sabah her seher öter bülbüller
Gönlüm Ataşlara Yandı Gidiyor
(Ömrüm Boş Hayale Kandı Gidiyor)

Sözlerini Word Belgesi Olarak İndirmek için  ben-yarimden-ayri-duseli tıklayınız.

TÜRKÜNÜN HİKAYESİ İSE ŞÖYLE ;

Ünlü halk ozanı Karacaoğlan’ın yaşadığı devir ve doğduğu yer üzerinde çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Türkmen şairi olduğundan fikir birliğine varan araştırmacılar, Karacaoğlan’ı genelde XVII. yüzyıl şairleri arasında sayarlar. Şöhreti Azerbaycan, Kırım ve Balkanlar’a ulaşan Karacaoğlan, Anadolu ve Osmanlı ülkesinin bazı yerlerini dolaşmıştır. Doğduğu yer kadar öldüğü yer hakkında da birden çok görüş ortaya atılmıştır.

Yazar Müjgân Cumhur, “Karacaoğlan” adlı eserinde doğduğu yerler hakkında bilgi verirken, bunlar arasında Çiçekdağı’nın Mamalı köyünü de sayar. Karacağlan’a ait elimizdeki şiir ve cönkte, onun Kırşehir ili, Çiçekdağı ilçesinin, Mamalı köyünden olduğu şöyle vurgulanır:

Karacaoğlan, Kırşehir ili, Çiçekdağı (Mecidiye) ilçesi Mamalı köyünden “Rıdvan” adlı bir Türkmen’in oğlu idi. Bu bölgenin derebeyi olan Sarı Haliloğlu’nun kızı Elif’e aşık olur. Amcaoğulları Ömer ve Bücür ile kızı kaçırırlar. Sarı Haliloğlu’nun adamları “İsmail Bey Yaylası” yakınlarında bunlara yetişir, kızı ellerinden alırlar ve Ömer ile Bücür’ü öldürürler. Kaçmayı başaran Karacaoğlan, Toroslar’daki Türkmen beylerine sığınır. Sarı Haliloğlu’ndan korktuğu için memleketine dönemeyen Karacaoğlan, sazı omuzunda Sevdiği Elif’in aşkıyla diyar diyar dolaşır.

Kırşehir yöresinde yaptığımız araştırmada Kırşehir, Yağmurlu Kale köyünden Mustafa Bektaş, cönkte verdiğimiz bilgiyi bize aynen aktarmıştır. Bu konu hakkında söylendiği bildirilen şiir şöyledir:

İsmail Bey yaylasından kalkınca
Soğuk sulu yaylalarım kal demiş
Hiç vefa yok imiş attan deveden
Derde derman olmaz imiş mal demiş

Hani benim emmim oğlu Ömer’im
Ciğerime bir od düştü yanarım
Mamalı’yla Afşar benim tımarım
Bölük bölük tımarlarım kal demiş

Hani benim emmim oğlu Bücür’üm
Yüreğime bir od düştü acırım
Sarı Haliloğlu çeksin ecirim
Toplu toplu alaylarım var demiş

Derilirler üstümüze gelirler
Haramiyiz deyi korku verirler
Elif kızı elimizden alırlar
Gece gündüz işim ahü zar demiş

Karacaoğlan der ki kolu bağlıyım
Ciğerciği aşk oduyla dağlıyım
Mamalı’da ben bir Rıdvan Oğlu’yum
Kaplan postu yedeklerim kal demiş

Sevdiği Elif’in aşkıyla yanıp tutuşan Karacaoğlan, bir müddet Toroslarda dolaştıktan sonra Kayseri yoluyla bir kış günü Mucur’a gelmiştir. Sarı Haliloğlu ve sevdiği Elif hakkında bilgi alan Karacaoğlan, kahvede oturan Mucur halkına şu türküyü söylemiştir:

İncecikten bir kar yağar
Tozar Elif Elif deyi
Deli gönül abdal olmuş
Gezer Elif Elif deyi

Elif’im uğru nakışlı
Yavrı balaban bakışlı
Yayla çiçeği kokuşlu
Kokar Elif Elif deyi

Elif kaşlarını çatar
Gamzesi sineme batar
Ak elleri kalem tutar
Yazar Elif Elif deyi

Evlerinin önü çardak
Elif’in elinde bardak
Sanki yeşil başlı ördek
Yüzer Elif Elif deyi

Karac’oğlan eğmelerin
Gönül değmez değmelerin
İliklemiş düğmelerin
Çözer Elif Elif deyi

Kırşehir, Karahıdır köyünde Halime adlı zengin bir kadının yardımıyla Sarı Haliloğlu’nun köyüne giden Karacaoğlan, bağ evinden kendisini bekleyen sevdiği Elif ile gizlice görüşüp hasret gidermiş, ayrılık saati gelip çattığında şu türküyü söylemiştir:

Seyyah olup gezdim gurbet elleri
Kar etti bağrıma yeter ayrılık
Söyleyeyim başa gelen halleri
Çok çektim ölümden beter ayrılık

Bu aşkın ateşi sönmüyor serde
Ah çeker ağlarım gezdiğim yerde
Yar burda kalmıştır ben gurbet elde
Beni dağdan dağa atar ayrılık

Gezerim ben daim diyarı gurbet
Aşığın başında gitmiyor bu dert
Dost ile bir saat ettim muhabbet
Sevdiğim gözümde tüter ayrılık

Karac’oğlan der ki vakit gelince
Ötüşür bülbüller hasret gülünce
Ben orda yar burda mahzun kalınca
İster ölüm olsun ister ayrılık

Elif’ten ayrıldıktan sonra Kırşehir’e gelen Karacaoğlan, Kırşehir halkından sözügeçen bazı kişileri Çiçekdağı’ndaki Elif’in babası Sarı Haliloğlu’na ricacı göndermiş, fakat bir netice alamamıştır. Elife kavuşamamanın üzüntüsü içinde sazını omuzlayan Karacaoğlan, çaresiz tekrar Torosların yolunu tutar. Karacaoğlan’ın giderken söylediği aşağıdaki şu türkü bölge halkının belleğinden hâlâ silinmemiştir. Bu türküyü bir çok sanatkar kasete okumuştur.

Gül yüzlü yarimden ayrı düşeli
Her günüm bir yıla döndü gidiyor
Yine zindan oldu dünya başıma
Sinem ateşlere yandı gidiyor

Hayal mayal oldu şu bizim eller
Dostun bahçesinde açıldı güller
Her seher her sabah öter bülbüller
Aşkı bu serime koydu gidiyor

Aktı gözüm yaşı oldu revane
Bir ateş koyuldu şimdi cihane
Bir selam söyleyin bari canane
Halim bir Mevlaya kaldı gidiyor

Karac’oğlan der ki durmam bu yerde
Sarı Haliloğlu düşürdü derde
Güzeller diyarı şu Kırşehir’de
Gözümden kanlı yaş aktı gidiyor

Kaynak: https://www.turkudostlari.net/hikaye.asp?turku=4166

Translate »