Sokak müzisyenliği veya gezgin müzisyenlik, insanlar kentlerde yaşamaya başladığından bu yana var olagelmiştir. Batıda “Harper”, “Minstrel”, “Troubadour” benzeri isimlerle anılmış bu gezgin müzisyenler, doğuda “Skomorokhi”, “Barot” ve kültürümüzde de “Ozan” veya “Âşık” olarak tanınmışlardır. Zaman zaman danışmanlık, şifacılık, elçilik gibi görevler de üstlenebilmiş bu kişiler, şehir şehir, sokak sokak gezmiş, müziklerini icra etmiş, karşılığında para, yiyecek veya barınak talep etmiş ve sözlü kültürü aktarmak, gerektiğinde hükümdarı eleştirmek, halkı eğitmek benzeri işlev veya görevlere de hep sahip olmuşlardır.
Bugünün sokak müzisyenleri belki -çoğunlukla- gezgin değildirler, ancak modern kentin sokakları para karşılığında performanslarını sergileyen müzisyenlere hâlâ sıkça sahne olmaktadır. Dahası bugün bile bu sanatçılar, tıpkı birer âşık veya ozan gibi, kültür aktarma, eleştirme, eğitme gibi amaçlara sahip olduklarını ifade edebilmektedirler. Ancak her sokağın her amaca uygun olmayacağı veya her müzik tarzının her yerde icra edilemeyeceği açıktır; bu müzisyenler müzik yapma amaçlarına ve dolayısıyla icra etmek istedikleri müzik türlerine uygun kent mekânlarını ustaca seçmektedirler.
Konu ile ilgili İsmail Burak MALKOÇ‘un araştırma konusu olan sokak-muzisyenligi belgesine buradan bakabilirsiniz.