Âşık:, Anadolu, Güney Kafkasya ve İran’da sürdürülen, genellikle bağlama veya başka bir telli müzik aleti eşliğinde söylenen sözlü halk müziği geleneğini icra eden kişidir. Aşıklık geleneği, Türk kökenli ve Türkler arasında yaygın olan Anadolu, Ortadoğu ve Orta Asya’ya özgü bir halk şairliği türüdür. Türkçe “Ozan” kavramı ile de ifade edilir.
Eski Türkçede zaten var olan Ozan kavramı Cumhuriyet döneminde Dil Devrimi sonrası “Âşık” (halk şairi) anlamında kullanılmaya başlanmıştır. (Oz/Uz) kökünden türemiştir. Ozmak (önde gitmek, şarkı söylemek) fiilini içerir. Kendilerine saygı duyulduğu için hep önde otururlar. Uzmanlık bildiren Uz sözcüğüyle de yakından ilgilidir. Sümerlerdeki gelecekten haber veren kişi anlamına gelen “Uzu” kavramı ile de bağlantılı olma ihtimali vardır.
Pek çok halk ozanının, aşığın ve dervişin isminde yer alan Emre sözcüğünün (örneğin, Yunus Emre, Taptuk Emre) Türkçede “Aşık” anlamına geldiği dibilim açısından kesinleşmiş durumdadır. Bu kelimenin İmre kavramı ile bağlantılı olduğu kabul edilmektedir. Türk-Moğol dil bütününde ilaç, ağız, dişilik, işaret bildiren (Am/Em/İm) kökünden türeyen Amramak/Emremek/İmremek fiili aşık olmak demektir ve Emre kelimesi de aşık manası taşır. Amrağ/Amra/Emre dönüşümüne uğramıştır. Anadolu’da “imremek” ve “imrenmek” fiilleri bir şeyi çok sevmek, gıpta etmek, aşırı istek duymak manaları taşır.
Doğan Kaya tarafından insanları halk ozanı olmaya yönelten etmenler şu şekilde sıralanmıştır:
- İrsiyet (Kalıtım): İnsanların şair yaradılışlı, doğuştan yetenekli kimseler olması
- Çevresel koşullar: Çevrede, yüzyıllar boyu süregelen, sözlü eğitim ve kültür birikimi
- Çıraklık: Usta âşığın saza ve söze kabiliyeti olan bir genci çırak edinmesi
- Çevredeki âşıklardan etkilenme: Önceden yaşamış / çevredeki âşıkların şiirlerini çalıp söyleme
- Sazlı ortamda yetişme: Meslekten yetişmiş âşıkların geçim sağlamak için saz çalmaları
- Sevda sebebiyle: Sevdalanan genç, içinde bulunduğu ruh haliyle kendisini şiire yöneltir.
- Sosyal değişimler: Topluma mesaj vermek isteyen şairlerin şiiri bir araç olarak kullanması
- İnsanların fiziki yapısı: Bedeni sakatlıkları olan kişilerin farklı psikolojik güdülerle âşıklığa başlamaları.
Ayrıca:
- Rüya görerek: Rüyada bade içip âşık olanlar bulunduğu gibi, kimileri de rüyalarında gördükleri değişik olayların sonucunda âşıklığa başlamıştır. Sözgelişi Ali İzzet Özkan’ın âşıklığa yönelmesinde böyle bir rüyanın da etkisi olmuştur. İzzeti, yirmi beş yaşında şiire başlamıştır. Üç gün rüyasında farklı yerler görmüş, değişik olaylara şahit olmuştur. Üçüncü gece Hacı Bektaş evladından Ahmet Cemaleddin’in elinden lokma yemiş, uyandığında da başkalık hissetmiştir.
- Dert sebebiyle: Dertli (ruhsal sıkıntısı olan) insanların derdini hafifletmek için şiire yönelmesi. Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Akçakışla köyünden Aşık Halil (Soylu) kendisi ile yapılan bir görüşmede bade içip içmediği sorulduğunda; “Ben bade filan içmedim, beni derdim ağlattı, derdim söyletti.” diyerek âşıklığa başlayış sebebini izah etmiştir.
KADIN AŞIKLAR :
Zannedildiğinin aksine hem Orta Asya Türk geleneğinde hem de Anadolu’da kadın halk ozanlarının sayısı oldukça fazladır. Örneğin İç Anadolu Bölgesi’nde sırf Şarkışla ve yöresinde yaşamış 20’den fazla kadın âşık bulunur. Emlek yöresinde isimleri ile tespit edilmiş 9 kadın aşık vardır. Ancak geçmiş dönemlerde kadınların okur-yazarlık oranlarının erkeklere göre çok daha düşük olması nedeniyle Cönk defteri tutmakta daha fazla güçlük çektikleri anlaşılabilir bir durumdur. Ayrıca kadınların gezerek âşıklık yapma şansları ise neredeyse hiç olmamıştır. Kadınlara ait eserlerin kaybolma ve unutulma olasılıkları erkeklerinkine nazaran çok daha fazla gerçekleşmiştir. Kadın âşıklar, eserlerini çoğu zaman kadın meclisleri ya da kına geceleri gibi kadınlara özel ortamlarda icra etmişlerdir. Çukurova ve çevresinde içinde bulunduğumuz yüzyılda yaşayan 14 kadın aşık tespit edilmiştir.
Arzum der, yurdumu ısıtan Güneş
Koca dünya, yıldızlar, yanan ateş
Yuvasın yitirmiş feryat eden kuş
Benimle ağlayan yardan ne haber-Âşık Arzu Bacı-
(Adana, Feke)
Garip Fatma, yücesine çıkıyor
Yarin geleceği yöne bakıyor
İçindeki derya coştu akıyor
Bazı da bürünür, güze bu dağlar-Âşık Fatma-
(Adana, Kozan)
Kaynakça :
– Kars İl Kültür Müd.
– Wikipedia