Bir toplumun sosyal yapısında meydana gelen erozyonun müziğe yansıması, müzikte kirlenme olarak tanımlanabilir. Yapılan bu tanıma göre, müzikte kirlenmenin sosyal kirlenme ile başladığını söylemek mümkündür. Çünkü, toplumun aile yapısında, eğitim kurumlarında, hukuk anlayışında, dilini kullanmasında, manevi değerlerinde, düşünce yapısında, örf-adet ve geleneklerine bakış açısında meydana gelen yozlaşmalar zincirinin bir halkasını da sanat anlayışındaki çözülme oluşturmaktadır.
Sanatın önemli bir dalı olan müzikte kirlenme ise, sosyal alanda kirlenme, basında kirlenme ve teknik alanda kirlenme olmak üzere üç bölüme ayrılarak incelenebilir. Buna göre, müzikte kirlenmenin teknik unsurlarını ise, melodik dokuda, ritmik yapıda, söz unsurunda ve icra şekillerinde irdelemek gerekmektedir. Türkiye’de yayınlanmakta olan müzik türleri incelendiğinde, Türk müziğinde kirlenmenin büyük boyutlarda olduğu görülmektedir.
Melodik Kirlenme: Melodik dokunun geleneksel yapısından uzaklaşması, eser yaratımında aynı makam ve diziler üzerinde ısrar edilmesi, melodik varyantların kullanımındaki bilinçsizlik, yabancı ve yerli figürlerin sentezindeki uyumsuzluk, farklı tınılar, akordu birbirine uymayan enstrümanların bir arada kullanılması, sesler, perdeler, aralıklar, seslerin yan yana dizilmesi, genişlemeler, süslemeler, seyirde yer alan başlangıç, duraklama ve bitiş noktalarının değişiklik adına keyfi bir şekilde kullanılması, her değişimin bir gelişme olmadığı bilincinin müzik uygulayıcılarında bulunmaması ve eser kopyacılığı, melodik kirlenme olarak nitelendirilebilir.
Ritmik yapıda kirlenme: Usulleri meydana getiren ritmik doku içindeki darpların, sayısal veya vurgusal (kuvvetli ve zayıf vurgulamaların düzensizliği) yapılarının bozulmuşluğuna denir. Buna ilave olarak aksak usullerin dışlanarak simetrik ölçülerin daha çok kullanılması da ritmik kirlenmenin bir başka boyutunu oluşturmaktadır. Aksak usullerle bunların değişik tiplerinin az kullanılması toplum kulağının düz vuruşlu ritmik yapıdaki usullerle yıkanmasına zemin hazırlamış olmaktadır.
Söz unsurunda kirlenme: Gerek halk, gerekse divan edebiyatı nazım şekillerinin kullanılmaması, eserlerde iletilmek istenen mesajların slogan cümlelerle ifade edilmesi, toplumun düzeyini çıkaran değil, düşüren bir üslupla verilmesi, gençliği düşünmeye yönlendiren sözlerden kaçınılması, dilin yanlış kullanılması, yabancı kültüre özendirmesi, argo kelimelere yer verilmesi söz unsurundaki kirlenmelerden bazılarıdır.
Sosyal kirlenme: Müzikte kirlenmenin teknik boyutlarının yanı sıra bir de sosyal boyutu bulunmaktadır. Bu iki unsur adeta birbirini tamamlar niteliktedir. Sosyal kirlenme tarihi akış içinde bir kronolojik sıra takip etmiştir. Bize göre bunları kirlenmeyi oluşturan nedenler arasında Unkapanı anlayışına, devlet’in ve TRT’nin müzik politikalarıyla Türkiye’deki aydınların, sanatçıların ve dinleyicilerin tıkandığı tavra da değinmenin gerekliliğine inanmaktayız.
Prof. Dr. Can ETİLİ (Yazısının Özetidir.)
Yazının tamamını aşağıdaki linkten indirebilirsiniz.
Buradan İndirin