Müzik Hakkında

    Bize sık sık, geçmişin sanat eserlerinde sıkı sıkıya yapışmış bir müze kültüründe yaşadığımız ve bunun sebebinin de, bunların çağımızda üretilememesi olduğu söylenir. Bu gerçek bile olsa, bugün artık geçmiştekinden çok daha fazla insanın değişik formlardaki müzik ile ilgilendiği ve bundan zevk aldığı da doğrudur. Herhangi bir tür müziğin konserine giden, kendi kendilerine müzik yapan ya da müziğin radyoda, televizyonda ve filmlerdeki büyük etkilerini gören ya da plak ve kaset alan milyonlarca insan! Hepsi farklı özellikler taşısa da, bu kitle gerek önemli çalışmaların yaratılmasında profesyonel olarak yer alanlar, gerekse dinleme fırsatı bulduklarında, yalnızca “hoşuna gidenleri” bilen insanları kapsar şekilde çok geniş çaplıdır. Zira çağdaş toplumlar hakkında sık sık dile getirilen diğer iddialara karşın, yalnızca müzik hakkında koparılan tüm yaygaraların halen sürmekte olduğu değil, aynı zamanda bu tür toplumlarda şiddetini giderek arttırmakta olduğu da açıktır.

    Kısaca müzik önemlidir! Bazıları için bu insan yaratıcılığının olağanüstü bir dışa vurumu, diğerleri içinse batı kültürel geleneğinin sembolik bir ifadesidir. Yine de başkaları müziklerinde, böylesi bir gelenekteki değerlerin açık bir yalanlanmasını duymaktadır. Bu insanlar için müzik protesto, başkaldırı ve hatta devrim anlamına gelmektedir. Bu ve diğer yönlendirmelerdeki ortak olgu, çoğunlukla ifade edilmese de, müziğin toplamdaki gücü ve öneminin inkar edilememesidir.

   Müzik açıkça tüm sanatlardan daha toplumsal bir etkinliktir. Güçlü kolektif düşünceleri yaratmış ve yaratmakta olup, karmaşık toplumsal kurumları doğurduğu gibi bunları destekleyecektir de. Müzik kendini yaratmaz veya gerçekleştirmez fakat her zaman belirli yer ve zamanda birlikte birşeyler üreten insanların çabalarının sonucudur.

Wilfrid Mellers – Pete Martin