Merhaba,
Dünya müziğinden bahsederken mutlaka değinmemiz gereken konulardan biri de Hint Müziği. Asya ülkelerinin en ilginç, en renkli ülkelerinden biri olan Hindistan birçok kültürün de bir araya geldiği bir müzik kültürüne sahip. Kendi özgünlüğünden bir şey kaybetmeden gelişen ve çoğu zaman tarih öncesinden kalmış gibi hissettiren raga’ların sesini müzik öğrencilerinin mutlaka duyması gerektiğini düşünüyorum. Umarım siz de bana katılır ve bu renkli yolculukta (seyahat planı yapmasanızda:)) fantastik hayallerle bu coğrafyayı, seslerini duyarak ziyaret edersiniz.
Aşağıda paylaştığım yazıda Hint Müziğinin kısa tarihini İlhan Mimaroğlu’ndan okuyacağız. Ayrıca, her zaman yaptığım gibi, konuyla ilgili videolar paylaşmaya da devam ediyorum.
İyi eğlenceler, iyi çalışmalar…
HİNT, CAVA, TİBET v.b. MÜZİKLERİ
Eskiliği bakımından Hint Müziği Çinlilerinkinden hemen sonra gelir. Kimi kaynağa göre Hint müziği doruğuna, klasik sanskrit edebiyatıyla birlikte, demektir ki M.S. Dördüncü ve altıncı yüzyıllar arasında erişmiştir. On birinci yüzyıldan bu yana müslümanlığın etkisiyle Arap ve Fars öğeleri Hint müziğine karışmaya başlamış, bununla birlikte bu müziğin kendine özgü nitelikleri yok olmamıştır.
Hint müziğinde başlıca ortam, doğaçtan çalışı yönelten ses dizileri, raga‘lardır. Raga’ların, müslüman müziğindeki makamlarla bir çok ortak yanları vardır. Raga kelimesi, “renk, duygu, ruh durumu” anlamlarına gelir. Hint müziğinde 132 tane raga vardır ve bunların her biri ya türlü mevsimlerde, ya da günün ayrı saatlerinde müzik yapmak için elverişli sayılmıştır. Kimi raga tanrıya tapma zamanı olan sabah saatleri için uygundur. Kimi de eğlenme saatleri olan akşam saatleri için… Bunun gibi türlü mevsimlerde görülecek işler, ya da analatılacak duygular için uygun sayılmış ragalar vardır. Her bir raganın bir ana nota (vadi), ikinci önemde bir nota (sanavadi), daha az önemli yardımcı notalar (anuvadi), bir de kakışmalı nota (vivadi) vardır. Çoğu raga’da ses dizilerinin inişiyle çıkışı birbirinden ayrılır. Bundan başka doğaçtan çalışı bir uyuma bağlamak için, türlü raga’larda belirli melodik biçimler de vardır.
Hint kuramlarına göre sekizli aralık (oktav), on iki yarım sese değil de, her birine şruti adı verilen yirmi iki sese bölünür. Demek ki Hint müziğinde yarım sesten daha dar aralıklar vardır. Hint müziğinde ortalama ve eşit sesli çalgılar kullanılmadığı için, diyelim ki bir re-diyez ile bir mi-bemolün eşit yükseklikte olması gibi bir sorun da yoktur.
Ritm ölçüsüne gelince, belirli toplamlar içinde bir araya gelmiş vuruşlardan kurulan ölçülere tala denir. Tala bölümlerini genellikle cümle uzunlukları ve cümlelerin vuruşlara göre bölünüşleri koşullar. Başlıca Hint çalgıları, dört telli perdesiz bir ut diye tanımlayabileceğimiz tambura, perdeli telli çalgılar (vina ve sitar) ve tabla adı verilen bir tür davuldur. Özellikle şarkı müziği, “portalamentolara”, demektir ki, birbirlerine kaydırmalarla bağlanan notalara dayanır ve böylece melodi akıcılığı sağlanır.
Çin Hindi, Birmanya ve Polinezya’nın müziğine gelince, Annam müziği temelinde, Çin müziğine dayanır. Laos’un daha yalın bir müziği vardır. Öbür Asya ülkeleride rastlanmayan bir özellik, Laos’ta şarkılara ken adı verilen ve ağız armonikasını andıran bir çalgıyla, armonili olarak eşlik edilmesidir. Birmanya müziği, Çin ve Hint öğelerinin bir karışımıdır. Kamboç müziğinde önemli bir öğe, açık havada yapılan büyük şenliklerde çalan ve erkeklerden kurulan pip-hat adlı orkestra ile kapalı salonlarda çalan ve kadınlardan kurulan mahori adlı orkestradır. Her iki orkestrada da vurma çalgıları (ksilofon ve gonglar) çoğunluktadır. Bu bakıma Kamboç orkestraları, Cava ve Bali orkestralarını andırır.
Gamelan adı verilen Cava ve Bali orkestralarında vurma çalgıları yanında bir de, orkestra yöneticisinin çaldığı iki telli kemanın, rebab‘ın bulunması, bu müziğe müslüman müziğinin etkisini gösterir. Ses dizilerine gelince, biri beş sesli (salendro) öbürü yedi sesli (pelog) iki dizi kullanılır. Nota yükseklikleri, batının ortalama ses düzenine tam olarak uymaz. Çok sık kullanılan bir dizi, batının mi, fa, sol, si, do notalarıyla karşılanabilecek seslerin art arda dizilmesiyle kurulmuştur. Bu notalara verilen adlar -ding, dong, deng, dung, dang- Cava ve Bali müziğinin genel tınısını yansıtır.
Tibet’in, bu kapalı ülkenin müziği, Hindistan’ın da, Çin’in de müziğinden apayrıdır. Başlıca Tibet çalgıları arasında bir tür flüt, zurnaya benzer bir başka nefes çalgısı, bir de, iç içe geçmiş parçalardan yapılmış, üç buçuk metreye kadar uzayan, trombona benzer bir başka nefes çalgısı vardır. Genellikle şenliklerde trombona benzer çalgılar çalanlar yüksek bir yere çıkarlar ve beş altı dakika süreyle uzun notalar üflerler. Onlar bitirince hemen arkalarından zurnalar, davul eşliğiyle, bir melodi çalmaya başlarlar. Zurnalar bitirince şarkıcılar başlar. Şarkıcılar bitirince zurnalar ve flütler, melodiyi süsleyerek çalarlar.
Kaynak: Müzik Tarihi / İlhan Mimaroğlu / Varlık Yayınları / 1999 / Sf.15
Ayrıca Bknz: