Günümüz koşullarında bilim ve bilgiye, dolayısıyla eğitime duyulan gereksinim hızla artmaktadır. Sanat yoluyla çocuğu eğitme konusu, en önemli eğitim yollarından biridir. 21. yüzyılda ortaya çıkan eğitim anlayışındaki yeniliklerin, çocuk gelişimi ve eğitiminde kullanılan anlayış ve yöntemler konusundaki en önemli yansıması, sanat alanında görülmektedir.
Müziğin eğitimsel işlevleri müziğin bireysel, toplumsal, kültürel ve ekonomik işlevlerinin düzenli, sağlıklı, tutarlı, etkili, verimli ve yararlı bir biçimde gerçekleşmesini ve gelişimini sağlayıcı tüm müziksel öğrenme-öğretme etkinliklerini, bu etkinliklere ilişkin planlama, düzenleme ve örgütlenmeleri ve bütün bunlara ilişkin yapı ve işleyişleri kapsar. Müzik özü itibariyle eğitsel bir nitelik taşır. Herkes müzikle ilişkisinin biçimine, yönüne, kapsamına ve derecesine göre ondan bir şey alır, bir şey edinir, bir şey kazanır. Müziğin insan yaşamındaki hemen hemen tüm işlevleri ancak eğitim (müzik eğitimi) sayesinde oluşur, değişir, gelişir ve yetkinleşir. Bu bakımdan müzikle ilişkili herkes, müziğin eğitimsel boyutuyla da az-çok ilişkilidir demektir.
Okulöncesi eğitim denilince hemen aklımıza anaokulları gelmektedir. Genellikle 3-6 yaş grubu çocukları bu okulların ana kaynaklarıdır. Çocukların daha bilinçli eğitilmeleri, yeteneklerinin ortaya çıkartılması, zeka düzeylerinin saptanması gibi belli başlı amaçları olan ana okullarının yararları kuşkusuz büyük değer taşımaktadır. Bu okullardan sonra temel eğitime başlayan çocuklar, gruplarına daha iyi uymakta, öğretmen, okul ve arkadaşlık kavramlarını bilerek geldikleri için daha bilinçli olmaktadırlar.
Müzik Eğitiminin Çocuk Gelişimine Etkileri
Müzik Okulöncesi dönemde verilen müzik eğitimi, çocuklara bazı kavramların ve değerlerin kazandırılmasında oldukça etken bir yoldur. Bunları sırasıyla ifade etmek mümkündür.
Ruhsal Gelişim
Okulöncesi müzik eğitimi, çocuğun psikolojik gelişiminde olumlu rol oynar. Müzik eğitimi yoluyla çocuklara, iyiyi, doğruyu ve güzeli kavratarak toplumsallaşması yolunda küçümsenmeyecek mesafeler alınabilir. Müzik eğitimi yoluyla ruhsal bakımdan doyum sağlayan çocuk, hem sağlıklı bir ruhsal gelişim hem de sağlıklı bir kişilik yapısı kazanma şansına kavuşmaktadır.
Kültürel Birikim
Müzik bir anlatım yoludur, anlatım ise dil ile gerçekleştirilir. Müziksel anlatım, ancak müzik diliyle ifade edilebilir. Müziğin, insanın ortak dili olması özelliğinden dolayı çocuğun kendi ülkesi ve başka ülkelerde yaşayan insan topluluklarını ve onların kültürlerini anlayarak evrensel kültürün temelleri oluşturulur. Kitle iletişim araçları yoluyla, insanların duygularını ifade etmede ve farklı toplumların kültürel özelliklerini yansıtan müzikler yayılmakta ve dinlenmektedir. Bu açıdan, müziğe bir kültür aktarması olarak da bakılabilir.
Çocuk kendi kültür ve geleneklerini müziği ve danslarıyla tanır, milli duyguları gelişir. Bu kültür ürünü olarak müzik, içinde filizlendiği toplumun tüm kültür öğelerini taşır ve bunları sürekli biçimde geleceğe iletir. Bu yönüyle müzik geçmişle gelecek arasında bir bağ kurar ve kuşakları birbirine bağlar. İnsanın yapısı ve yaradılışı gereği müzik, hoşlanma, keyif alma, neşelenme aracı olmanın çok ötesinde, insan için çok daha derin, köklü, kapsamlı ve anlamlı ilişkiler ifade eden bir yaşam biçimi, bir kültür ürünüdür. Eğitimin diğer safhalarında olduğu gibi, okulöncesi müzik eğitimi, çocuğa o ülkenin kültür değerlerini kavratarak toplumsallaşma sürecinde önemli bir rol oynar.
Sosyal Gelişim
Okulöncesi dönemde müzik eğitimi, çocuğa diğer çocuklarla beraberce mutlu yaşama alışkanlığını kazanmada yardımcı olur. Her çocuk çeşitli müzik etkinliklerinde yer aldığında, gerek şahsen ve gerek sorumlu bir üye olarak yaptığı grup çalışmalarında, bu amaca doğru yönelecektir. Bunun neticesi olarak da çocuk sosyalleşecektir.
Çocukların toplumsal etkinliklere katılma deneyleri oldukça azdır. Müzikal etkinlikler, çocuğa toplumsal ve sosyal bir ortama sokarak ferdi, grup ve toplu iş yapmalarını sağlayacağından, toplumsal etkinliklere katılma deneyleri artacaktır. Grup ve toplu çalışmalar çocuğa, toplu çalışma, düzenli ve disiplinli olma, çevresine uyum sağlama ve birlik içinde mutlu yaşama alışkanlıklarını kazandıracağından, çocuklar sosyalleşme sürecine gireceklerdir.
Zekâ Gelişimi ve Bakış Açısı
Okulöncesinde yapılacak müzik eğitimi, çocuğa yaşamı algılama, yorumlama, yaratıcılık ve düşünme sistemini geliştirme ve eğitme konularında etkili olacaktır. Okulöncesinde verilecek zengin bir müzik eğitimi, çocukların müzik anlayışlarının ve yeteneklerin gelişmesine yardım edeceği gibi, karşılaşacakları problemlerin ve olayların nedenini anlamada kolaylık sağlayacağı kabul edilebilir bir varsayımdır. Ayrıca yaşantıları da tedrici olarak geliştirilecek şekilde düzenlenirse daha iyi bir müzik anlayışı kazanacakları düşünülebilir. Müzik, sanat eğitiminin temel öğelerinden biri olup, zihinsel süreçlerin de bir ifadesidir.
Çocuklar, iç dünyalarında yaşadıklarını zaman zaman sözcüklerle anlatmada güçlük çektiklerinde müziği araç olarak kullanırlar. Müzik dinleyen çocuk, sessiz olmayı, dikkatini yoğunlaştırmayı ve müzik dinleyenlere sessiz kalarak saygı göstermeyi, sesleri tanımayı ve ayırt etmeyi öğrenmektedir. Farklı zamanlarda dinlediği müzikleri hatırlaması, dinlediği müzikte konu anlatıldığında konu ile müzik arasında neden-sonuç ilişkileri kurması, böylelikle bilişsel süreçlerin desteklenmesi sağlanmaktadır.
Şarkı söylemesi, çocuğun sesini kullanmayı öğrenmesini sağlamakta, şarkı sözlerinde bilmediği sözcüklerin anlamlarını kavramasına yardımcı olmaktadır. Birlikte şarkı söyleme, çocukların seslerini birbirlerine göre kontrol etmelerine, ortak bir uyum için çaba göstermelerine, aynı etkinliği paylaşmanın zevkine varmalarına katkıda bulunmaktadır. Böylelikle çocukların dil, sosyal ve duygusal gelişmeleri desteklenmektedir.
Müzik aletlerini kullanırken çocuk, enerjisini olumlu yollarla dışa yansıtmakta sesleri keşfetmekte kendi ritimlerini yaratmakta ve çalgı çalma becerisi kazanmaktadır. Bu da çocuğun başarı ve güven duygusunu geliştirmektedir.
Psikomotor Gelişim
Müzik etkinlikleri çocuğun psikomotor gelişimini de etkilemektedir. Örneğin, müzik aletleri kullanan bir çocuğun büyük ve küçük kas gelişimleri desteklenir. Enstrümanlar çocukların psikomotor gelişimlerinde önemli olan koordinasyon, güç ve tepki hızı gibi kavramların gelişimine yardımcı olmaktadır. Çocuğun müziğe, vücut hareketleriyle tepki vermesi, müziğe uygun dans figürleri oluşturmaya çalışması, müziğe sesiyle eşlik ederek, sesini tanıması bilişsel ve psikomotor gelişimine katkı sağlamaktadır.
Okulöncesi Eğitim Kurumlarında Müzik Eğitimi
Okulöncesi eğitim kurumlarında müzik etkinlikleri planlanırken çocukların, özellikleri, ihtiyaçları ve hazır bulunuşluk düzeyleri dikkate alınmalıdır. Daha sonra çocuğa ve gruba uygun amaçlar, etkinlikler belirlenmelidir. Müzik etkinlikleri bireysel veya grupla beraber yapılabilir. Ritim çalışmaları gibi bazı çalışmalar başlangıçta bireysel olarak yapılabilir. Grup çalışmaları ise büyük veya küçük grup şeklinde yapılabilir. Çocuklar büyük grupla çalışırken dikkatleri çabuk dağılabilir, çabaları, hataları, olumlu veya olumsuz yönleri gözden kaçabilir.
Eğitim alanındaki yeni yaklaşımlardan biri olan 1983 yılında Howard Gardner tarafından (Düşünüş Biçimi: Çoklu Zeka Kuramı) adlı eserinde ortaya koyduğu “Çoklu Zeka Kuramı”, zekanın toplumlar ve eğitim üzerinde yıllardır sürüp giden etkisini, yani sadece dil ve matematik zekasını hesaba katan klasik zeka testi ve zeka tanımlamasını tarihe karıştırmıştır. Gardner, zekanın iki değil sekiz yönü olduğunu savunmuştur. Böylece sadece matematik ve dilde başarılı olanların değil, müzikte, sporda, dansta, iletişimde, doğada, resimde kendini gösterenlerin ve kendini iyi tanıyanların da zeki olduklarını savunmuştur.
Günümüzde eğitim ve psikoloji alanındaki gelişmelerle klasik testlerin çocukların değerlendirilmesinde yeterli olmayacağı, onların potansiyel yeteneklerinin de ortaya çıkarılması gerektiği görüşü vardır. Bu görüşten yola bir eğitim-düşünce içerisine değil de çok yönlü bir eğitim içerisinde olması gerekmektedir.
Gardner, müzikal zekadaki üstünlüğün, insan zekasının diğer bütün alanlarından daha önce ortaya çıktığına dikkat çekmektedir. Yapılan bazı araştırmalarda, müzik eğitimi ile yaratıcı zeka ve entelektüel görüşün gelişimi arasında paralellikler olduğu, olgunlaşmamış bir beynin müzik aktiviteleri ile zenginleştirildiğinde zeka kapasitesinin geliştiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Diğer bir çalışmada, 10 yıllık bir periyotta, 25.000 öğrenci üzerinde, standart testlerin uygulaması ile yapılan ölçümlerde, sosyoekonomik kökeni ne olursa olsun, müzikle uğraşan öğrencilerin, müzikle uğraşmayan öğrencilere göre daha başarılı oldukları ortaya çıkmıştır.
Bu görüşler doğrultusunda çocuğun özellikle okulöncesi dönemde yeteneklerinin ortaya çıkarılması, öğretmenin öğrenciyi çok iyi tanıması ve müzik-resim gibi sanat alanlarında kendini yetiştirmiş olması gerekmektedir.
Öğretmen çocuğun dünyasına seslenip, onunla sağlıklı iletişim kurması gerekir. Çocuğun müziğe olan ilgisini devamlı kılıp, geliştirmek, öğrenciye sevgi ile yaklaşmak, en az müziği iyi bilmek kadar gereklidir.
Kaynak
Yavuz Şen, Atatürk Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi