Alacahöyük’ te M.Ö. 1300’den kalan Hitit kaya kabartmasında üç cambaz ve iki müzisyen vardır. Müzisyenlerden biri gitar diğeri tulum çalmaktadır. Gitar, günümüzdekilere çok benzer. Gövdesindeki küçük delikler, sapındaki çok sayıda perde ve püskülü dikkat çekicidir.
Kaya kabartmasının ve gitarın replikaları ODTÜ Bilim ve Teknoloji Müzesi’nde sergileniyor.
Kabartmadaki diğer müzisyenin tulum çaldığı, İngiliz uzmanlarca “Oxford History of Music” kitabında yer almıştı. Tulum, Babil’de M.Ö. 580’lerde kullanıldı. İncil’de de tulumdan bahsedilen bölümler vardır. Yunanlı Aristofanes, M.Ö. 400’de yazdığı tiyatro oyununda tulumdan bahseder. Metinde “çalgıcılar Teb’den geldiniz, siz kemik flütü köpeğin arka kısmından üflersiniz” yazılıdır. O dönemlerde tulum, köpek derisinden yapılırdı. Malta Adası’ndaki tulumların son yıllara kadar köpek derisinden yapıldığı biliniyor. Roma döneminde tulum çok yaygındı ve İmparator Neron da tulum çalardı. Neron, kendisini tulum çalarken gösteren altın sikkeler bastırmıştı. Romalılar, İngiltere ve İskoçya’yı işgal ettiklerinde tulumun o bölgede tanınmasını sağladı. Tulum ile özdeşleşmiş olan İskoçlar, tulumu Romalılardan öğrendi.