featuredpic

“Halk arasında “kabak kemane” adıyla isim yapmış olan kemane solo olarak duyulduğunda dinlenmeden geçilmeyen otantik ve içli bir sestir.
Torosların yamaçlarında doğan bu çalgı Burdur yöremizde yerleşmiştir.

Üç ve dört telli olarak çalınmaktadır. Dört telli kemanenin ince iki teli çift olarak yapılırsa bağlamada olduğu gibi daha güzel sesler oluşur.

Yeşilovalı Salih Usta’nın nağmeleriyle aşık olduğum kabak kemaneyi çalmaya başladım. Daha iyisini araştırırken yapımcı olarak bu kervana katıldım. T.R.T. kabak kemane üstadı sanatçılardan aldığım bilgiler ışığında en iyi sesliyi yapma amacını gütmekteyim.

Kemane yapımında seçeceğimiz kabak, en önemlisidir. Doğanın verdiği sesi, oyarak ağaçlardan yaptıklarımız vermemektedir.

Yine kemanenin yapımında kullandığımız ağaçlar da sesin tokluğuna, sertliğine, yumuşaklığına etki yapmaktadır.

Kemanenin yüzünde kullanılan oğlak derisi tatlı ses vermekle beraber çalgıyı dişi bir çalgı olmaktan öteye götürememiştir.Halbuki son kullandığımız ses zarları, çalgıyı egemen hale getirmiştir.

Kendisine kemane yaptığım bağlamacı arkadaşı ziyaret ettiğimde kabak kemaneyi görmek istedim. Koleksiyonundan indirirken deliğinden sarı bir toz döküldü. “Çocuklar çalıgıyı temzilememişler” dedi ve üzüldü. Kendisine üzülmemesini söyledim. “Sazına ses geldi, çünkü kabağın içini kurt yemiş, sazın kuruduğunun işaretidir.” dedim. Elime alıp çaldığımda gerçekten ses yeterli ve güzeldi.

“Bu çalgının burasını niçin böyle eğik yapıyorsunuz?” diye sorduğumuzda “Usta öyle yapıyordu onun için ben de öyle yapıyorum” diyorsak istediğimize ulaşamayız.

Çok büyümüş bir susaktan kemane denedim. Kemane teli ses vermedi, keman teli denedim yine vermedi. Viyola teli deneyince “ben varım” dedi. Şimdi sanat müziği viyola görevi yapıyor.”

İsmail Hakkı Seçkin

Translate »