DSC_0288_1

Öğretmen arkadaşlar merhaba. Müzik Öğretim Yöntemleri ve Yaklaşımlar konusunun, ders işleyiş biçiminize çok yardımcı olabileceğini düşünüyorum. Bu konuları Müzik Öğretmenliği ve Pedagojik Formasyon dersleri esnasında defalarca görmüştük. Fakat uygulamaları ne kadar etkili kullanabiliyoruz ya da konular üzerinde ne kadar araştırma yapabiliyoruz ayrıca teknikler uygulamalarımıza ne kadar yardımcı oluyor? Teknikleri tekrar tekrar hatırlamak ve konularla ilgili gelişmeleri takip etmek, öğretmenlik uygulamalarımızda bizi hem rahatlatacak hem de gelişim sağlayacaktır.

Farklı yaklaşımlardaki öğretim yöntemlerinden bahsederken sizleri konularla ilgili daha geniş bilgiye sahip olabileceğiniz sitelere yönlendirecek aynı zamanda da döküman paylaşacağım. Bu sayede, çocuklara da uyguladığımız gibi, hem okuyarak, hem görselleri kullanarak, hem de duyarak bilgilerimizi tekrarlayacağız. Konulara kısaca değineceğim, ayrıntılı bilgileri eğer isterseniz ayrıca paylaşabilirim.

Şimdiden herkese iyi çalışmalar dilerim.

KODALY ÖĞRETİM YÖNTEMİ

Macar Besteci Zoltan Kodaly (1882-1967) tarafından geliştirilen bu öğrenme
metodu müzik ve dansı birleştiren bir yöntemidir ve derse katılımın aktif olarak
gerçekleşmesini sağlamaya çalışır.

Kodaly çocukların oyun oynamayı çok sevdiklerini, dansın da çocuk için bir tür
oyun olduğundan bahseder. Çoğunlukla da şarkılar oyunlaştırılır. Bu yöntemde
repertuar; geleneksel halk şarkılarından seçilmekle beraber, öğretim sırasına dikkatli
bir şekilde uyulur. Çocuklar şarkı söyleme, el çırpma, dans etme
gibi aktif yöntemlerle öğrenirler.

Kodaly yöntemi şu görüşleri savunan bir eğitim düzeni geliştirmiştir:

1. Kodaly’ ye göre her insan dil konusunda bilgi sahibi olduğu kadar müzik
konusunda da bilgi sahibi olabilir. Çocuklar için müziği okuyup yazabilmek,
anadillerini okuyup yazabilmesi kadar doğal bir şeydir. Kodaly müziğin
akademik konular içerisinde işlenmesi gereken ana temalardan bir olduğunu
savunur. Bu gün okuma öğretisinde müzikteki ritim kalıpları anahtar olarak
kullanılabilmektedir.
2. Doğal bir öğreti olan şarkı söylemek müzisyenlik öğretisinin temelidir. Şarkı
söyleme yöntemi herkese erişebilir ve hemen içselleşebilir. Şarkı materyalleri
çocuğun kendi kültürüne ait olan halk şarklarından oluşmalıdır.
3. En etkili müzisyen en erken başlayandır.
4. Çocuklar halk şarkılarından başlayarak sanat müziğine doğru, sürekli yüksek
kalitedeki müzikleri dinlemelilerdir. Estetik hassaslık farkındalığın
gelişimiyle sağlanabilir. Hiç kimse iyi sanat seçimiyle doğmaz.
Kodaly, sistematik metodunu çocukların doğal gelişim durumlarına göre
düzenlemiştir. Çocuklar büyüdükçe şarkı repertuarlarına daha karmaşık ritimli ve
daha geniş ses aralıklı şarkılar ekleyeceklerdir.

Müzikal hafızayı ve iç duyumu geliştirmek Kodaly yönteminde hayati önem
taşıyan bir başka unsurdur. Çocuklar Kodaly’ nin temel alıştırmalarını geçmeden
enstrüman çalmaya başlayamazlar.

Ayrıca Bknz :

  • KODALY YÖNTEMİNİN İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN KEMAN ÇALMA BECERİSİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ http://webb.deu.edu.tr/baed/giris/baed/2_6.p
  • Kodaly Method https://www.youtube.com/watch?v=Xu_Bmqm6afc
  • Twinkle Twinkle Kodaly https://www.youtube.com/watch?v=y7Q3wFmYmnU

DALCROZE ÖĞRENME YÖNTEMİ

Nasıl şarkı söyleme etkinliği Kodaly ile özdeşleşmiş ise, insan bedenindeki doğal
ritmik hareketler ile öğreti de Dalcroze ile özdeşleşmiştir.
Emile Jacques-Dalcroze (1865-1950) müzik öğretisinde hareketi temel alan bir
yöntem sunmuştur. Bu yöntemde, hareket ve vücut ritminin, dans ve tedavide önemli
olduğu kadar müzik eğitiminde de çok güçlü bir etkisi olacağını savunulur.
Zihin ve beden arasındaki uyum doğaçlama ve beden hareketleri ile gösterilir.
Yöntemde hareket esastır. Çocuklar duydukları müziği kendilerine göre ifade etme
fırsatı elde etmiş olurlar. Bu yöntemin en önemli özelliği; çocukların hareket
edebilme yeteneklerini kendi kendilerine ortaya çıkarabilmelerini
sağlamaktır.

Dalcroze yönteminin esasları şöyle sıralanmıştır:

1. Ritim müzikteki ana elementtir.
2. Ritim harekettir. Müzikteki tüm ritimlerin kökü insan bedeninin doğal
ritimlerdedir ve bu hareket ederek tecrübe edilebilir.
3. Vücudumuz bizim ilk enstrümanımızdır. Hareketi hissetmeden müziği
çalamayız.
Dalcroze’ un geliştirdiği hareketle öğrenme yönteminde hareket repertuarı
yeryüzündeki ve uzaydaki hareket biçimlerinden etkilenerek düzenlenmiştir.
Egzersiz hareketleri, müzikal değişikliklere doğal olarak verilen bedensel tepkilerle
biçimlenir. Ayrıca egzersize başlamadan önce yapılan hazırlık hareketleri yapılan
egzersiz kadar önem taşımaktadır.
Dalcroze yöntemi üç aşamada gerçekleşmektedir:
1. Ritmik hareket
2. Solfej okuma çalışması (Burada içsel duyum ve hafıza çok önemlidir.)
3. Doğaçlama (Hareketle birlikte şarkı söyleme, konuşma ve çalgı çalmanın
yanı sıra çocuklar notalarda yazanın dışında kendilerince çeşitlemeler
yapmak istemektedirler.)

Dalcroze müzisyenliğin, içsel duyum, kassal tepkiler ve yaratıcı ifade ile
bütünleştiğini söylemektedir. Kinestetik hassasiyete kulak vermek öğrenmenin en
güçlü yollarından biridir.

Ayrıca Bknz :

  • 36-72 AYLIK ÇOCUKLAR İLE DALCROZE YAKLAŞIMI: OYUN ÖRNEKLERİ http://www.akademikbakis.org/eskisite/36/36.pdf
  • Dalcroze Eurhythmics https://www.youtube.com/watch?v=zsROX7pQdZM
  • Dalcroze Eurhythmics 2 https://www.youtube.com/watch?v=fnjwRHyOD1o

SUZUKI ÖĞRETİM YÖNTEMİ

Suzuki öğrenme yöntemi insan kulağını bebeklikten başlayarak eğitmeye dayalı
bir yöntemdir. Dr. Shinichi Suzuki (1898-1998) tarafından geliştirilmiştir. Dr. Suzuki
bu metodunu, özel yetenekli çocuklar ve II. Dünya Savaşı sırasında travma geçirmiş
genç insanlar üzerinde yaptığı incelemeler sırasında geliştirmiştir. Suzuki metodu
anadil kavramına dayanmaktadır. Her çocuk kendi dillerini içselleştirmiş olarak
doğarlar ve doğduktan sonra bu dilde ustalaşmaya başlarlar. Suzuki bu düşüncenin
müzikle bağlantısını şu şekilde kurmaktadır: Yetenek konusu bir mittir; yetenek bir
hediye değil, zamanla kazanılabilen ve geliştirilebilen bir durumdur. Ve bununla
birlikte “yetenek geliştirme (ability development)” ve “yetenek eğitimi (talent
education)” kavramları ortaya çıkmıştır.

Suzuki yönteminde beste yapımı, kâğıtta yazılan notaya göre değil dinleme ve
deneyim ile şekillenir. Parçalar benzetme yoluyla ortaya çıkar. Suzuki’ye göre
müziği çalmayı öğretmeden nota okumayı öğretmek, konuşmayı öğretmeden
yazmayı öğretmeye benzer.

Suzuki yönteminin ana prensipleri şunlardır:

1. Müzik eğitimi doğumla birlikte başlar. Çocuklar günlerini, çevrelerinde
çalınan kendi kültürlerinden en üst düzeyde müziklerle ve sanat müziklerini
dinleyerek geçirmelidirler.
2. Öğrenciler enstrüman çalmaya okulöncesi dönemde başlamalıdırlar.
Öğretmeni taklit ederek ve kayıttaki şarkıları dinleyerek müziği öğrenmeye
başlarlar. Müzik yapmak çalmaktır. Başlangıç aşamasındaki çocuklar
öncelikle çocuk şarkılarını öğrenirler. Kendi kulakları çocukların en iyi
öğretmenleridir.
3. Suzuki metodu hayat tecrübeleriyle başlar ve buna tekrar geri döner.
Tecrübelere karşı aşinalık, müzikal prensiplerin öğretiminde
kullanılmaktadır.
4. Suzuki metodunun en önemli prensiplerinden biri de nota okumasının (çok
geç yaş olmadığı sürece) çalmayı öğrenmeden asla öğretilmemesidir.
5. Yetenek yeteneği doğurur. Her Suzuki parçası bir öncekinin yapısı üzerine
kurulmuştur. Bu yöntem çocuğu, ufak adımlarla uzmanlığa doğru götürür.
6. Sürekli tekrar uzmanlığın anahtarıdır.
7. Suzuki metodu çocukların müzikte ne ürettiklerine değil onların rahatlığına
ve kendine güvenine odaklanır. Parçaları öğrenmek eleştiri ve baskı yapma
ile gerçekleştirilmemelidir.
8. Bu yöntem bir aile yöntemidir. Aile evdeki öğretmen olur. Ebeveynler bütün
derlere katılır, ders konusu ve talimatlar hakkında notlar alırlar. Henüz
değillerse bile aileler de müzisyen olabilir. Suzuki metodunda öğrenmek için
erken veya geç diye bir zaman kavramı yoktur. Ebeveynler çocuklarıyla evde
birlikte çalışırlar. Öğretmen-öğrenci-aile Suzuki metodunun üçgenidir.
9. Suzuki programı bir grup deneyimidir. Çocuklar önce öğretmenleriyle daha
sonra da diğer öğrencilerle birlikte çalışırlar.

Ayrıca Bknz :

  • Türkiye Suzuki Müzik Eğitim Derneği http://suzukimuzik.org/
  • Suzuki Piano Method https://www.youtube.com/watch?v=dQoxwcJ8u5s

ORFF-SCHULWERK ÖĞRETİM YÖNTEMİ

Orff-Schulwerk yöntemi Alman besteci Carl Orff (1895- 1982) tarafından
geliştirilmiştir. Carl Orff ilk başta şu anki tedavisel yaklaşımları geliştirmeyi
hedeflememiştir, onun ilk hayali tiyatro ile müzik ve dansı etkili bir şekilde
bütünleştirmektir. Bu konuda birlikte çalıştığı dans ve jimnastik eğitimcisi Dorothea
Gunther, sonunda onu Schulwerk çalışmasına, yani okul çalışmasına doğru
yönlendirmiştir.

Orff çocukların müzik, hareket ve şarkı söyleyiş deneyimlerini (özellikle de
çalarken) gözlemlemiştir. Ve müzik yaparkenki doğal yöntemi “Elementer” olarak
nitelendirmiştir. Orff’a göre çocuklar müziği, konuşma, hareket ve şarkıları ile
bütünleşen doğal bir deneyim olarak düşünmelidirler.
Orff yöntemi insan ve onun yaratma yöntemiyle başlar. Ona göre ritim müziğin
merkezidir ve çocuk ilk yıllarında her şeyden önce ritim duygusunu geliştirmelidir.
Doğaçlama, yaratıcılık Orff öğretisinde önemli bir yer tutmaktadır. Ritimde,
bedenden yola çıkılmış ve vücut hareketlerinden yararlanılmıştır. Her çeşit davula
önem verilmiştir. O’na göre: “Çalgılar, doğaçlamaya ve yaratıcılığa olanak” olarak
tanımaktadır.

Orff öğretisinin özelliği, bireyin özgürce hareket etmesini, doğaçlama yapmasını,
kendini müzikle ifade etmesine olanak sağlamasıdır.
Orff çalgıları tamamıyla Orff çalgıları olarak tasarlanmıştır ve dünya üzerinde
tam olarak tek bir kültüre ait değildir. Fakat biçim olarak Afrika, Güneydoğu Asya
ve Endonezya çalgılarından esinlenilmiştir. Orff çalgılarının tasarımı çocukların,
zillerin, davulların, ksilofonların (xylphone), metal çalgıların, yaylıların ve diğer halk
çalgılarının tınılarına adapte olabilecekleri şekilde yapılmıştır. Çelik üçgen,
kastanyet, zil, tef, marakas, timpani, ksilofon, metalofon ve ritim çubukları Orff
çalgıları olarak kullanılır.

Ağaç tuşlu ve metal tuşlu vurmalı ezgisel çalgılar, tampere sistemine göre
yeniden düzenlenip, ses alanları belirlenmiştir. Ses renkleri hem diğer çalgılardan
farklıdır hem de çalma tekniğinin farklılığından dolayı müzik öğretiminde önemli bir
yer tutmaktadır. Bu çalgılar 4 – 5 yas gurubu çocukların bile çalabileceği çalma
kolaylığına sahip olması (çocuğun yeteneğine göre) ile hemen çalabilmeleri,
bildikleri melodiyi çalgıda bulmaya çalışmaları, tınıların dikkat çekici olması,
yaratıcılıklarının gelişmesinde rol oynamaktadır.

Başlangıç olarak Orff yönteminde kullanılan müzikal elementler şunlardır:

1. Pentatonik (beş sesli) üslup.
2. Ostinato modeli ve güdülerin gelişimi.
3. Kanon ve rondo gibi basit formlar.
4. Çocukların materyalleri / kendi kültürlerinden alıntılar.
5. Çocukların seviyelerine göre, müzikal oyun düzenini geliştirmek için yaratıcı
drama, şiir ve hikâye literatürü

Yöntem genel olarak şöyle ifade edilebilir:

Ritim ve doğaçlamaya dayanan deneyimsel yöntemdir ve çocukların hoplama,
zıplama, koşma ve sallanma gibi hareketlerle onların doğal buldukları ritimler
üzerine kurulmuştur. Şarkılarda yaratıcılıklarını kullanarak, doğaçlama vücut
hareketleriyle dans etmektedirler. Böylece kendilerine güvenlerinin arttığı
gözlemlenmiştir. Bu yöntemin en önemli özelliği, çocukların ilgisini çekmesidir.
Çocuklar oynayarak, hareket ederek, şarkı söyleyerek yaratıcı etkinliklerde
bulunurlar.

Ayrıca Bknz :

  • ORFF YAKLAŞIMI İLE YAPILAN OKUL ÖNCESİ MÜZİK EĞİTİMİNİN ÖĞRENCİLERİN SOSYAL BECERİLERİNİN GELİŞİMİNE ETKİLERİ http://www.turkishstudies.net/Makaleler/298792603_14G%C3%BCdekBahar%20vd-213-232.pdf
  • Orff Schulwek Eğitim ve Danışmanlık Merkezi http://www.orffmerkezi.org/orf_01orffnedir02.htm
  • Orff Schulwerk Sing Say Dance Play & More https://www.youtube.com/watch?v=O7ZIUWyOLOs
  • Orff Schulwerk A Classroom in Action https://www.youtube.com/watch?v=GIg57hqBYqY

MONTESSORI ÖĞRETİM YÖNTEMİ

Montessori yöntemi İtalyan Dr. Maria Montessori (1870-1952) tarafından
geliştirilmiş, bireysel eğitime dayanan bir yöntemdir. Montessori düşüncesine göre
eğitim, öğretmenin bilgiyi vermesiyle gerçekleşmez, eğitim ve öğrenme insanın
tamamıyla gelişigüzel tecrübelerle elde edilebileceği doğal bir süreçtir.
Dr. Maria Montessori psikiyatri, eğitim ve antropoloji üzerine eğitim görmüştür.
İtalya’da ilk kadın doktor unvanını alan kişidir. Çocuklar üzerinde yaptığı
çalışmalardan sonra edindiği eğitim görüşüne göre her çocuk, ortaya çıkarılması
beklenen eşsiz bir potansiyele sahiptir ve bu potansiyel ortaya çıkarıldıkça çocuk
mutlu olur ve toplum içinde en verimli hale ulaşabilir.

Montessori yönteminin temel özellikleri şu şekilde sıralanmıştır:

 Büyüklerle küçüklerin bir arada bulunması çocuklarda toplumsal bilinci ve
kendine güveni geliştirmektedir.
 Çocuklar öğretmenlerinin uyarıları yerine, kendi hatalarını kendileri
düzeltmektedirler.
 Bireysel öğrenme, çevre içerisinde gerçekleşir. Her bir çocuk farklı bir
adımda büyür, bu onun gelişimini desteklemektedir.
 Soyut yerine somut öğrenme üzerinde durulur. Çocuklar kavramları birebir
gerçek hayatta yaşayarak öğrenilmektedir.
 Montessori sınıflarında bütün materyaller çocukların erişebileceği yerlerde
bulunur. Masa ve sandalyeler çocukların kullanabileceği kadar küçük,
duvardaki resimler çocukların göz seviyesinde olacak şekildedir. Montessori
sınıflarındaki materyaller çocukların ulaşabilecekleri dolaplarda bulunduğu
için çocuğun istediği materyali seçmesine olanak sağlanmaktadır.
 Çocuklar eğlenmenin zevkiyle ve araştırma isteğiyle çalışırlar. Çocuklar
doğal liderlerdir ve yeni görev almaktan memnundurlar. Onların ilgileri işin
kendisine odaklanmaktadır.
 Montessori eğitimi çocuklara doğal bir sorumluluk hissi vermektedir.
 Çevre, çocuklar için hazırlanmıştır.
 Çocuklar öğretmen tarafından değil kendi gelişim ihtiyaçları tarafından
motive edilirler.
 Çocuk deneyimlerini mutlaka kendisi yaparak kazanmaktadır.
 Çocuk materyallerin özellikleri sonucu duyularını hassaslaştırır ve onları
kullanmayı öğrenir.
 Çocuğun çalışmasında ona seçme özgürlüğü sağlamak önemlidir.
 Gerçek hayatla ilişkiler kurulur. Çevre çocuğun yaşadığı kültürel çevreye
uygun hazırlanır.
 Materyalin çekiciliğine özen gösterilir (temizlik, bütünlük, renk uyumu).

Montessori yönteminde oyun, öğretmen ya da çocuklar tarafından
yapılandırılmış, kuralları olan ve grupça oynanan etkinliklerdir. Çocuğun en temel
gereksinimlerinden birinin de hareket olduğu düşünülür. Bu yüzden çocukların
hareket gereksinimleri oyun etkinlikleri sırasında doğal olarak karşılanabilir.
Müzik eğitiminde, ses dinleme ve ayırt etme çalışmaları, şarkı söyleme, ritim
çalışmaları, yaratıcı hareket ve dans, müzik eşliğinde hareket, müzikli öykü
oluşturma ve çeşitli işitsel algı etkinlikleri yapılmaktadır.
Müzikte ayrıca nota okumasına ağırlık verilmiştir. Montessori’nin görüşüne göre
yazıyı okumayı öğrenen bir çocuk nota okumayı da kolaylıkla öğrenebilir. Bu
okumanın öğrenilebilmesi için çeşitli didaktik materyaller ve sistemler
düzenlenmiştir. Örneğin yeşil bir ahşap tahtanın üzerine siyah porte çizgileri çizilir;
daha sonra çizgiler ölçü çizgileriyle kesilir ve her bir bolümdeki çizgilerin üzerine
yuvarlaklar yapılır. Ve bu yuvarlakların üzerine nota isimleri yazılır. Bazen de
üzerinde nota isimleri yazılan diskler hazırlanır ve bunlar çizgilerin üzerlerine
yerleştirilir. Disklerle yapılan daha farklı bir öğreti de diskler çizgilere takıldığında
çıkardıkları seslerden nota seslerinin müzikal olarak okunmasını amaçlayan öğretidir.
(Montessori, 2009)

Ayrıca Bknz :

  • Montessori ve Kaynaştırma Eğitimini Geliştirme Derneği http://www.montessori.org.tr/montessori/montessori-nedir/
  • Okul Öncesi Dönemde Montessori Eğitimi http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/72/1908/20029.pdf
  • Montessori Vakfı Anaokulları http://www.montessori.foundation/
  • Montessori Matematik Eğitimi https://www.youtube.com/watch?v=SDug9kyexZo
  • BBC Montessori Belgeseli

Kaynak : 0-5 Yaş Arası Çocuklarda Müziğin Gelişime Etkisi / Nihan Duygu Kaya / İTÜ Sosyal Bilimler Yüksek Lisans Tezi /2011

Ayrıca Bknz.

Dalcroze today: an education through and into music [Kitap] / yaz. Marie-Laure Bachmann
Jack P. B. Dobbs. – New York : Oxford University Press, 1993.

Dr. Montessori’s Own Handbook [Kitap] / yaz. Montessori Maria. – [s.l.] : BiblioBazaar,
2009.

Montessori for the New Millennium [Kitap] / yaz. Wentworth Roland A. Lubienski. – USA :
Routledge, 1999.

Müzik Öğretim Yöntemlerinden Orff Müzik Yöntemine Genel Bir Bakış [Dergi] / yaz. Çevik
D.Beste // BAÜ FBE Dergisi Cilt:9 Sayı:1. – 2007. – s. 95-100.

Okulöncesi Müzik Eğitiminde Kullanılan Orff Yaklaşımının 5-6 Yaş grubundaki Çocukların
Ritimsel Becerilerine Etkileri [Rapor] / yaz. Işın Didem. – Ankara : Gazi Üniversitesi Eğitim
Bilimleri Enstitüsü Güzel Sanatlar Eğitimi Anabilim Dalı, 2008.

Özel Öğretim Yöntemleri [Kitap] / yaz. Sağlam Prof. Dr. Mustafa. – Eskişehir : TC. Anadolu
Üniversitesi Yayınları, 2005.

The International Montessori Index [Çevrimiçi] / yaz. Stephenson Susan Mayclin //
Montessori.Edu. – 4 Aralık 2010. – http://www.montessori.edu/.

Understanding Montessori [Kitap] / yaz. Maren Schmidt M Ed Dana Schmidt. – [s.l.] : Dog
Ear Publishing, 2009.

Translate »