Merhaba,
Derslerimizde öğretim konusunda başarılı olabilmemizin en önemli unsurlarından biri öğrencinin motivasyonudur. Şöyle düşünün, ses kaydı yaparken kayıt butonuna basmadan kayıt yapamazsınız. Evet bu kadar basit. Ayrıca kayıt programını çalıştırmayı bilmiyorsanız iyi kayıt da yapamazsınız. Sesler bozulur, her şey birbirine girer, istediğiniz verimi alamazsınız. Öğrencinin de, öğrettiklerinizi kaydetmesi için tetiklenmesi gerekiyor.
Bunları çoğumuz biliyoruzdur, fakat tekrar ve tekrar hatırlayıp ayrıntıları gözden geçirmek her zaman iyidir. Ayrıca yeni öğretmen arkadaşlara da rehberlik edeceğini düşündüğüm bu yazıyı sizlere sunmaktan mutlu ve huzurluyum.
İyi çalışmalar, sevgiler, saygılar.
SINIF ORTAMINDA MOTİVASYONU ARTTIRMANIN 15 YOLU
Öğretmen sınıf ortamında öğrencinin motivasyonunu arttırmak için neler yapabilir?
- Öğrencilerinizin motive olmalarını kolaylaştıracak bir nedenle başlayın: Derse öğrencilerinizin ilginç bulacakları veya sevecekleri bir konuyu işleyeceğinizi bildirerek başlayın. İşlenecek, konuda öğrenecekleri bilgi veya becerileri hayatta işlerine nasıl yarayacağını, onları daha sonraki konulara nasıl hazırlayacağını, konunun neden önemli veya ilginç olduğunu açıklayın.
- Öğrencilerden ne beklediğinizi kesin ve açık bir şekilde belirtin: Öğrenci davranışını başlatma ve yönlendirme, onlardan neler beklendiğini açık bir dille açıklanması ile sağlanır. Pek çok öğretmen yapılması gerekenle ilgili rahat anlaşılır ve kesin bilgi vermez. Çoğu kez konuya, amaçları belirtilmeden, öğrencilerin neler yapması gerektiği açıklanmadan başlanır. Öğrenciler ne kadar motive olsalar da, kendilerinden bekleneni bilmezlerse çalışmaya başlamakta isteksiz olurlar, kendilerini huzursuz hissedip, yanlışlık yaparlar.
- Öğrencilerinize kısa vadeli amaçlar belirlemeleri için yardımcı olun: Bandura ve Schunk 1981 yılında, matematik notları çok düşük olan ve matematikten nefret eden 43 ilkokul öğrencisini incelemiştir. Bu öğrencilerin bazılarına kısa vadeli amaçlar belirleme, bazılarına uzun vadeli amaçlar belirleme öğretilmiş, bir grup öğrenci ile ise amaç belirleme çalışması yapılmamıştır. Yedi ders sonra, kısa vadeli amaçlar belirleyen öğrencilerin bir zamanlar “korkunç” buldukları matematik problemleri ile daha keyifle uğraştıkları gözlemlenmiştir. Bu öğrencilerin matematiğe karşı içsel ilgileri ve kendi matematik becerilerine ilişkin algılarında oldukça hızlı yükselme görülmüştür.
Kısa vadeli amaç belirleme öğrenmeyi ve güdülenmeyi geliştirmektedir. Öğrencinin bu kısa vadeli amaçları başarması daha kolay olur. Amaçları başarı ile tamamlama eskiden çok zor ve sıkıcı gelen çalışmaları ilginç hale getirmektedir.
- Sözlü veya yazılı övgü kullanın: Çoğu kez öğretmenin övgüsü, elle tutulan şeker, oyuncak, hatta karne gibi pekiştireçlerden daha etkili olabilmektedir. Uygun bir davranış veya başarılı bir performans sonunda söylenen “harika”, “güzel”, “aferin”, “bravo” gibi sözler etkili birer motivasyon aracı olmaktadır.
Övgü öğretmen tarafından en kolay kullanılabilecek motivasyon aracıdır. Belli bir davranış sonrası verilen sosyal onay, oldukça tutarlı bir pekiştireç veya teşvik edicidir. Öte yanda aşırı övgü üretkenliği ketleyebilir. Bazı sınıflarda öğretmenin övgü içeren sözcükleri, normal iletişimin bir parçası haline getirdiği için motive edici bir araç olma etkisini yitirir. Ayrıca çok basit bir görevden sonra verilen övgüler motivasyon sağlamaz.
Çeşitli araştırmalar öğretmenin bir sınav kâğıdı üzerine yazdığı övgülerin veya olumlu mesaj içeren yorumların bir sonraki sınavın başarısını olumlu olarak etkilediğini göstermiştir. Öğretmen sınav kâğıtları veya ödevler üzerinde öğrenciye mesajlar ilettiğinde öğrencinin gayretinde, derse karşı dikkat ve tutumunda ölçülebilir bir olumlu değişiklik meydana geldiği bulunmuştur.
Bazı öğrenciler övgülere daha az tepki verirler. Örneğin, dışa dönük öğrenciler (kendilerinden çok sosyal yaşama dönük öğrenciler) övgüden çok ayıplamadan etkilenmekte, içe dönük öğrenciler ise (kendi duygu ve düşünceleri ile ilgili öğrenciler) övgüden daha çok etkilenmektedir. Ayrıca statüsü daha yüksek, daha yaşlı ve daha seyrek övgü belirten öğretmenlerin övgülerine daha fazla önem verilmektedir. Bu kısıtlamalara rağmen bir davranışa bağlı övgüler akademik başarıyı veya akademik davranış ihtiyacını geliştirmektedir.
- Sınavları ve notları akıllıca kullanın: Sınavlar ve notlarla ilgili pek çok eleştiriler bulunmakla birlikte, öğrenci motivasyonu üzerindeki etkileri açıktır. Sınav sonuçları ve karne notları; onay, sınıf geçme, mezun olma, daha yüksek bir eğitime kabul edilme ve nihayetinde daha iyi iş bulma, daha çok para veya prestij kazanma gibi çeşitli sosyal ödüllere yol açtığı için oldukça güçlü bir motivasyon aracıdır. Öğrenciler yüksek notların yararını çok çabuk öğrendikleri için notlar, davranışı değiştiren veya arttıran pekiştireç, dolayısıyla güdüleyici vazifesini görür.
Öte yandan notlarla ilgili eleştirilerin başında, notla değerlendirmenin olmadığı durumlarda, güdülenmenin devam etmeyeceği endişesi gelir. Bu nedenle öğretmenler bir pekiştireç olarak notları denge içinde kullanmalıdırlar. Notların öğrenci güdülenmesini azaltan bir etkisi de bulunabilir. Öğrencilere sınavların ve notların amaçları, sınavların neden ve nasıl hazırlandığı hakkında bilgi verilmesi, sınavların cezalandırma amacı gütmediği, sadece gelişmenin değerlendirilmesi için kullanıldığı; öğrencileri karşılaştırmak değil gayretlerini ölçmek amacıyla kullanıldığı açıklanmalıdır.
- Öğrencilerde merak, şüphe, keşif, araştırma, kontrol etme ve fantezi kurma isteğini arttırın: Yeni, sürpriz içeren, karmaşık, belirsiz uyaranlar bilişsel uyarılmaya yol açar. Bu davranış, bilgi edinme ve çevreyi anlama isteğini arttırır. Merakımız arttığında yeni uyaranları anlamak için yollar bulmaya güdülenmiş oluruz. Öğretmenler derslerde öğrencilerin bu duygularını arttıracak yöntemler kullanırlarsa, öğrencilerin ilgisini daha fazla çekebilirler.
- Zaman zaman beklenmedik davranışlarda bulunun: Zaman zaman daha önce pek yapmadığınız şeyleri yapmanız öğrencilerin merakını arttırır. Örneğin öğrenciler öğrenme ile ilgili problemlerinden bahsediyorlarsa, siz de kendi öğrenme ve öğretme problemlerinizden bahsedin. Bırakın arada sınav sorularını öğrenciler hazırlasın veya onlar size sınav versin.
- Öğrencilerin iştahını kabartın: Öğrencilere daha öğrenmeye başlamadan küçük bir ödül verin. İlk konuyu herkesin anlayabileceği kadar basit işleyin veya ilk sınavı çok kolay sorulardan oluşturun. Bırakın daha başlarken başarıyı tatsınlar. Veya bir öğrenciye bir görev verirken, ona “Bu işi çok iyi başaracağından eminim” şeklinde yaklaşın. Zaman zaman öğrencilerin arasında tatlı rekabete yol açacak oyunlar oynatın. Öğrencilerin derste resim, müzik, drama gibi becerilerini kullanabilecekleri uygulamalara yer verin.
- Öğrencilerinizin tanıdığı veya bildiği örnekler verin: Örneğin, matematik problemlerinde öğrencilerinizin isimlerini kullanın. Kitaplardan örnek veriyorsanız, öğrencilerinizin okuduğu kitaplardan seçin. Fen bilgisi derslerinde öğrencilerin her gün karşılaştığı, tencereden çıkan buhar, penceredeki buğu, bisikletin hızı gibi olayları ele alın, Örnekler ve öğrenilenler, öğrenciler için ne kadar tanıdık ve anlamlı ise konuyu anlamaları, bağlantı kurmaları, öğrenmede transfer yapmaları ve hatırlamaları o kadar kolaylaşır.
- Kavramları veya prensipleri beklenmedik durumlara uygulayın: Örneğin, “arz-talep” kanununu öğrencilerin sevdiği bir şarkıcının konser bileti fiyatı ile açıklayın. Fizik dersinde “hız” konusunda konserlerdeki müzik sesinin ulaşım uzaklığı ve hızını örnek verin. Otomobil yarışlarını, hız problemlerini anlatırken kullanabilirsiniz. Uygulamalarda da ilginç ve bildikleri durumları kullanmak, öğrencilerin bilgi transferi yapmalarını kolaylaştırır.
- Örneklerde ve uygulamalarda öğrencilerin daha önce öğrendiği bilgileri kullanın: Öğrencinin daha önce öğrendiği bilgileri kullanarak önceki öğrenmeyi pekiştirebilirsiniz. Ayrıca şu anda öğrendiklerini daha sonra kullanabileceklerini de göstermiş olursunuz. Daha önce öğrendikleri kavramlar, teoriler ve prensiplerin şu andaki öğrenmelerini nasıl kolaylaştırdığını onlara mümkün olduğunca çok gösterin.
- Derslerinizde oyunlar, deneyler ve gösterim araçları kullanın: Oyunlar her yaştaki öğrencinin ilgisini çeker, dikkatini derse vermesini sağlar. En iyi öğrenme gözle görülen, elle dokunulan araçlarla sağlanır. Oyunlar ve diğer araçlar öğrenmeyi eğlenceli kılar. Öte yandan çok uzun süren veya amacı belirsiz oyunlar öğrenciyi öğrenilen konudan uzaklaştırabilir.
- Birbiri ile çatışan motivasyon araçlarını en aza indirin: Sınıf ortamında öğrenciler için dersin konusu ile ilgili öğrenme başarısı kadar, arkadaşlarının onayını alma, ilgi çekme, şakalaşmalara katılma ve böylece arkadaşların sevgisini kazanma da önemli motivasyon araçlarıdır. Bu motivasyonlar öğrencinin ilgisini öğrenilen konudan uzaklaştırabilir.
- Öğrencinin derse katılımını olumsuz etkileyecek durumlardan kaçının: Öğrencinin derse katılımını olumlu anlamda pekiştirecek, derse katılımını etkileyecek olumsuz durumları en aza indirmeye çalışın. Aşağıda bu olumsuz durumlara örnekler yer almaktadır.
- Öğrencinin, bir problemi çözememekten veya bir fikri anlayamamaktan dolayı kendine saygısını yitirmesi
- Çok uzun süre oturma, sınıfın fazla sıcak veya soğuk olması, tahtaya çok uzak oturma vs. gibi fiziksel rahatsızlıklar.
- Pekiştireç alamamanın yarattığı engellenme duygusu
- Çok ilginç bir çalışmanın yarıda kesilmesi
- Sınavlarda öğretilmeyen konuların yer alması
- Anlama veya yetenek düzeyinin çok üzerinde olan konuları öğrenmeye çalışma
- İhtiyaç duyulduğunda öğretmenin yardımcı olmaması
- Sınavdaki soruların çok detaylı ve anlaşılmaz olması
- Öğretmenin öğrenciye dersteki başarı durumuna ilişkin geri bildirim vermemesi
- Öğrencinin yetenek bakımından kendinden çok üstün veya çok düşük öğrencilerle birlikte bulunması
- Derslerin kendi öğrenme hızından çok hızlı veya çok yavaş işlenmesi
- Dersin sıkıcı işlenmesi (öğretmenin çok kuru ders anlatması gibi)
- Öğretmenin işini veya dersini sevmemesi
- Okulun öğrenme atmosferini tanıyın: Okul küçük bir toplumdur ve öğrencilerin motive olmalarını etkileyen bir sosyal ortam yaratır. Okuldaki öğrenme atmosferi öğrencinin motivasyonunu etkileyeceğinden öğretmenin bu ortamı iyi tanıması gerekir.
Bazı okullarda akademik başarıya aşırı önem verilir ve yüksek notlar statü kazanmayı sağlar. Eğer okuldaki öğrenciler de yüksek not almaya önem verirse, böyle bir okul ortamının öğrenmeyi motive eden bir etkisi olabilir. Öte yandan böyle ortamlarda sıklıkla rekabete de önem verilir. Örneğin, ülkemizdeki bazı okullarda, özellikle ilkokul 4 ve 5. Sınıflarda ve lisenin 2. ve 3. sınıflarında, öğrenciler adeta “zihinsel olimpiyatlara” veya “problem çözme yarışları”na hazırlanıyor gibi yetiştiriliyorlar. Evde anne babalar çocuklarına “başarılı olamazsan sevgi de göremezsin” mesajını iletmektedirler. Oysa öğrenciler için okul ortamında arkadaşlık ilişkileri, spor, müzik, eğlence ve çeşitli kol faaliyetlerine katılmak bir ihtiyaçtır. Okuldaki sosyal faaliyetlere katılma oranı öğrencinin okulla özdeşleşme ve böylece akademik faaliyetlere katılma oranını da arttırır. Eğitimcilerin belki de en önemli görevi, öğrencilerin kendilerini okula yakın ve okula ait hissetmelerini sağlamaktır. Böylece öğrencilerin derse katılımı ve öğrenme ile ilgili motivasyonları da arttırılabilir.
Kaynak: Ansiklopedik Eğitim ve Psikoloji Rehberi / Ömer Baldık / Timaş Yayınları / 2005