“Türkiye Sanat Kurumu Yasa Tasarısı Taslağı”,
bir darbe tasarısıdır.
Bu darbe önlenmelidir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın hazırladığı TÜSAK Tasarısı yasalaşırsa, Türkiyedeki müzik ve sahne sanatları alanındaki kurumlar kapatılacak, sanatçıları dağıtılacak ve bu sanatlar yokedilmiş olacaktır. Bununla, müzik ve sahne sanatları alanına çok büyük bir darbe vurulmuş olacaktır.
* * *
Osmanlı ve Cumhuriyet Birikimi
1826’dan sonra, Muzıka-i Humayûn kuruldu. Orkestra ve bando sanatçıları yetiştirildi. Saray orkestrası ve bandosu, sarayda ve İstanbul’un çeşitli yerlerinde konserler verdi. Osmanlı Senfoni Orkestrası, 1918’de Avrupa turuna çıktı. İstiklâl marşımızın bestecisi Osman Zeki Üngör yönetimindeki bu senfoni orkestrası, bir çok Avrupa kentinde konserler verdi. Övgü dolu değerlendirmeler aldı.
Cumhuriyet, bu kuruma sahip çıktı. 1924‘de Güney Afrika’ya kadar uzanan bir konser gezisi gerçekleştirildi. Bugünkü Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası bu Osmanlı senfoni orkestrasının doğal mirasçısıdır.
Osmanlı İstanbul’unda, Avrupa ülkelerinden gelen sanatçılarla orkestra ve oda müziği konserleri, opera-operet temsilleri veriliyordu.
Bir örnek: Çağın en ünlü piyanist ve bestecileriden biri olan Franz List, Padişah Abdülmecit tarafından davet ediliyor, Sarayda konserler veriyor ve Padişah için bir beste yapıyor, O’na dinletiyor, Padişah’tan ödül alıyordu… Kısacası, çoksesli müzik ilgisi ve gelişmesi Osmanlı döneminde başlamıştı.
Müzik gibi, tiyatro çalışmaları da Osmanlı döneminde başlamıştır. Geleneksel Türk tiyatrosunun yanı sıra, batının bir çok tiyatro eseri de Türkçeye çevrilmiş – uyarlanmış, sahnelerde yer almıştır. Saray, müzik konusunda olduğu gibi, tiyatro konusunda da öncülük yapmıştır.
Cumhuriyet, uygar dünyanın bilim ve teknik alanlardaki birikimine kapılarını açtığı gibi, sanat alanındaki gelişmelere de kapılarını açmış, Osmanlı’dan aldıklarını geliştirerek, o birikime, çağdaş, ulusal ve evrensel yeni değerler katmıştır. Bu sanatların bütün yurt yüzeyine yaygınlaştırılması için adım adım önlemler alınmış, sanatçı yetiştiren konservatuvarlar kurulmuş, gitgide sayıları artan orkestralar, tiyatrolar, operalar ‘yok’tan ‘var‘ edilmiştir. Bu tasarı yasalaşırsa, bu büyük birikim yok edilmiş olacaktır.
Bunun için diyorum ki: Bu kurumları yok etmek, hem Osmanlı‘ya hem de Cumhuriyet’e ihanettir; Türk toplumunun müzik ve sahne sanatları alanındaki birikimine ihanettir.
Cumhuriyet’in 90. yılında, Osmanlı döneminin de gerisine düşecek bir adımın atılacağına inanmak istemiyoruz. Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinin birikimlerine sahip çıkılmasını bekliyoruz.
* * *
Hazreti Muammed, “Ben inkâr etmeye değil, itmam etmeye geldim.” demişti.
Cumhuriyet, müzik ve sahne sanatları alanındaki Osmanlı birikimine sahip çıktı, o birikimi geliştirdi; içinde bulunduğumuz bu dönem de, Cumhuriyet birikimini ‘inkâr’ etmemeli, ona sahip çıkmalı, onu daha da geliştirmeye çalışmalıdır.
* * *
Neler Olacak?
TÜSAK tasarısı yasalaşırsa, neler olacağını somut önneklerle açıklamak isterim. Örneğin:
Ankara Devlet 0perası, İstanbul Devlet 0perası, İzmir Devlet Operası, Antalya Devlet
0perası, Mersin Devlet 0perası, Samsun Devlet 0perası… Ka-pa-tı-la-cak-tır…
Bir opera, bilindiği gibi, Orkestra – koro –solistler – bale ve çok sayıda dekor-kostüm-ses-ışık vb. yardımcı mesleklerin uzmanlarından oluşan bir bütündür.
TÜSAK tasarısı yasalaşırsa, bu operalar kapatılacaktır; sanatçıları dağıtılacaktır; operalarımız yok olacaktır.
Bu ‘yok olma’yı daha açık anlatabilmek için şunları belirtmek gerekiyor.
Altı opera içinde altı orkestra var. Bu Orkestraların sanatçıları, dağıtılacak; 6 (altı) Opera Orkestrası yok olacaktır.
Altı opera içinde altı opera korosu var. Bu koroların sanatçıları, dağıtılacak; 6 (altı) Opera Korosu yok olacaktır.
Altı opera içinde çok sayıda solist sanatçı var, bu sanatçılar dağıtılacak; altı Operanın bütün solist sanatçıları yok olacaktır.
Altı opera içinde altı Bale topluluğu var. Altı Bale topluluğu’nun sanatçıları
dağıtılacak; altı Bale topluluğu yok olacaktır.
6 operada görevli bütün dekor – kostüm sanatçıları, ışık ve ses uzmanları kurum dışında bırakılacak, dağıtılacak, yok olacaktır.
Kısacası, müzik ve sahne sanatları alanında büyük bir birikim yok edilmiş olacaktır. Ve bundan sonra, ülkemizin başka kentlerinde yeni yeni operalar kurulamayacaktır.
* * *
TÜSAK tasarısının yasalaşmasını kim ister, niçin ister? Bilemiyoruz. Hangi dünya görüşü, bu kurumlara kıyılmasını hakka ve akla uygun gerekçelerle savunabilir? Bilemiyoruz.
Binbir emek ve binbir güçlükle yaratılan bu kurumlara kıyabilir misiniz?
TÜSAK tasarısı yasalaşırsa, aynı olumsuz soruçlar, Devlet Tiyatroları’mız için de geçerli olacaktır. Tiyatrolarımız kapatılacak, sanatçıları dağıtılcak, kurumlarımız yok olacaktır. Carl Ebert’lerin, Ertuğrul Muhsin’lerin, Cüneyt Gökçer’lerin ve daha pek çok sanatçının -eğitimcinin, büyük emeklerle yarattığı ve bugün de çok değerli sanaçılarımızın katkılarıyla yurdumuzun 24 ilinde perde açan tiyatrolarımız, yokluğa terkedilecektir.
Ankara’daki devlet tiyatroları, İstanbul’daki devlet tiyatroları, İzmir’deki, Adana’daki, Diyarbakır’daki ve yurdun dört bir yanındaki devlet tiyatroları kapatılacak; yüzlerce sanatçı kurum dışında bırakılacak, dağıtılacaktır.
Devlet Tiyatrolarının bütün yurt yüzeyini kapsayan yerleşik ve gezici temsilleri yapılamayacak, halkımız tiyatro sanatının insanî ve estetik değerlerinden yararlanamayacaktır.
Aynı olumsuz soruçlar, senfoni orkestralarımız için de kaçınılmaz olacaktır.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası,
İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, Bursa Devlet Bölge Senfoni Orkestrası, Antalya Devlet Senfoni Orkestrası,Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası… Ve benzeri Orkestralar kapatılacaktır. Kadrolarındaki sanatçılar dağıtılacak, bu kurumlar yok edilecektir.
Nasıl kıyabilirsiniz bu kurumlara?…
Bu benzersiz saldırı, ülkemizin biricik kurumu olan Devlet Çoksesli Korosunu da, geleneksel müziğimizi yaşatması gereken Türk Müziği Devlet Korolarını da yok olmaya mahkûm edecektir. Buna kimin hakkı vardır.
Opera – orchestra – bale – tiyatro – koro… Bunlar, Cumhuriyet Türkiyesi’nin var
oluşunu simgeleyen uygarlık anıtlarıdır. Bu gibi kurumlar ve sanatçılar hangi müslüman ülkede var? Suriye’de mi? Irak’ta mı? İran’da mı? Suudi Arabistan’da mı? Katar’da mı? Kuzey Afrika ülkelerinde mi? Nerede var?
Bizi onlardan farklı kılan ve sadece gelişmiş ülkelerde bulunan ‘bu tür sanat kurumları ülkemizde de var’ diye övünmemiz gerekiyor. Ülkemizdeki bu kurumların her biri, çağdaş, ulusal, evrensel birikimi simgeler. Bu birikimin yok edilmesi, Türk toplumunun ulaştığı uygarlık düzeyinin yok edilmesi demektir.
Buna kimsenin, hiç bir gerekçe ile hakkı yoktur.
* * *
Bazı Sorular
Sırası gelmişken, TÜSAK yasa tasarısını hazırlayanlara da seslenmek istiyorum.
Siz hiç opera seyrettiniz mi? Tiyatro seyrettiniz mi? Hiç senfoni orkestrası konserini izlediniz mi? Koro konserine, Oda müziği konserine gittiniz mi?… Eğer ‘Hayır’ diyorsanız, bu tasarıyı hangi yetkinlikle, hangi bilgi – görgü birikimiyle, hangi amaca hizmet için hazırladınız?
Eğer gittinizse, ‘evet’ diyorsanız; opera salonlarının, tiyatro salonlarının, konser salonlarının dolu dolu olduğunu, çoğu kez biletlerinin etkinlikten önce tükendiğine tanık olmuşsunuzdur. TÜSAK tasarısı yasalaşırsa, bunca insan bu sanatlardan yoksun bırakılmış olacaktır. Bunu hiç düşündünüz mü?
‘Evet düşündük’ derseniz, ‘Bunu bile bile yapıyoruz‘ derseniz, ben de size, bu yapılanın ‘tam bir ihanet’ olduğunun tarihe yazılacağını, bir kez daha anımsatırım.
Bir de şunları anımsatmak isterim: Bir opera temsilinin, bir tiyatro, bir bale temsilinin, bir konser etkinliğinin öncesinde, o işe verilen emeği düşündünüz mü hiç? İki saatlik bir etkinlik öncesinde, günlerce süren provalardan haberiniz var mı? Siz hiç prova çalışması izlediniz mi? Ne büyük bir emektir; bir temsilin – konserin hazırlanması, bilir misiniz? Sizin izlediğiniz, 2 saat içinde sunuluveren etkinlik, çok büyük emeklerin, uzun süreli ön çalışmaların sonunda hazırlanabilmiştir.
Şimdi bu konuyu da somutlayalım: TÜSAK yasalaşırsa, toplama sanatçılarla, bugünkü gibi kaliteye yönelik titiz provalar yapılabilir mi? TÜSAK’da yazıldığına göre, “Proje giderlerinin (şayet uygun bulunursa) yüzde ellisini vermek“, sanatsal niteliğin yüksek tutulmasını sağlayabilir mi?
Bu tasarı, kurumları yok edeceği gibi, sanatsal kaliteyi de yok edecektir.
Sanatçı Nasıl Yetişiyor?
Bir de şunu düşünebilir miyiz? TÜSAK tasarısı ile yok edilecek kurumların sanatçıları, nasıl yetiştiriliyor?
Müzik alanında yetiştirilmek istenilen 10-12 yaşlarındaki çocuklar, konservatuvara başvuruyor. 300-500 çocuk, iki basamaklı sınava giriyor; bunlardan en yetenekli olan 30-40 kişi sınavı kazanıyor ve eğitime alınıyor. Bunlar, en az 10 yıl, çok sıkı bir müzik eğitimi alıyorlar. Haftada yaklaşık 30 saat ders ve günde ortalama 5-6 saat bireysel çalışma yapıyorlar. Tatillerde de çalışmak zorundalar.
Çalgı eğitiminin yanı sıra, kültür dersleri ve iyi bir müzisyen olmak için gerekli olan (Sofej, armoni, form bilgisi, müzik eserleri analizi, musiki tarihi vb.) bir çok konuda eğitim görüyorlar. Sonuçta, bütün dünyada geçerli olan bir birikimle, nitelikli bir meslek düzeyine erişerek konservatuvardan mezun oluyorlar.
İşte, orkestralarda görev alan bu yetenekli gençler, böylesine yoğun bir eğitimi başararak, uluslararası düzeyde sanatçı oluyorlar ama, TÜSAK tasarısı, sanat kurumlarını ve sanatçılarını dağıtarak, yetenekli çocuklarımızın bu alanda eğitilmesinin yollarını da kapatmış oluyor.
Tiyatro, Orkestra, Opera, Bale kurumlarımız yoksa, ulusumuzun yetenekli çocukları, gençleri ne yapsın? Nasıl geliştirsinler yeteneklerini?…
İnsanlarımızın estetik eğitiminde, estetik yaşamında; müzik, tiyatro, opera, bale, koro gibi sanat kurumlarının varlığı ve etkinlikleri, son derece önemli işlevlere sahiptir. Bu sanatlar, insanın bilincini, beğenisini ve estetik algısını yükseltir.
Televizyonların yoz eğlence programları bunu sağlayamaz. Bu sanatlar, insanî değerlerin ve insanın niteliklerinin yükselmesine yardımcı olurlar.
Bu noktada belirtmek gerekir ki: Müzik ve sahne sanatlarıyla ilgili kurumlar ve bu kurumların sanatçıları korunmalı ve bu sanatlar bütün yurt yüzeyine yaygınlaştırılmalıdıır. Mümkün olan en büyük sayıda yurttaşımız, bu sanatların olumlu etkilerinden yararlandırılmalıdır.
Bütün kültür ve sanat kurumlarımız için amaç, “Yurt çapında köklü kültür ve sanat kalkınmasını gerçekleştirmek” olmalıdır.
TÜSAK, bu amacı gerçekleştirmeye yardımcı olamaz.
* * *
Bu konuda yapılacak işler başlıca iki maddede özetlenebilir:
- Kültür ve Turizm Bakanlığı, TÜSAK Yasa Tasarısı Taslağı’nı geri çekmelidir; Bakanlık ve sanatçılar arasındaki güven boşluğu bu tasarıyla daha da derinleşmiştir. Bu güven boşluğu giderilmelidir. Olumlu adımlar için buna gereksinme vardır.
- Kültür ve Turizim bakanlığınca, ‘Yurt çapında köklü bir sanat kalkınması’
amacına yönelik yasa tasarıları hazırlamak üzere, sanatçılardan oluşan bir kurul kurulmalıdır. Hazırlanacak yasa taslaklarında, Opera ve Tiyatro yasalarının bu kurumlara sağladığı özerklik korunmalı, Devlet senfoni orkestraları ve korolar için de yasa taslakları hazırlanmalıdır. Hazırlanacak yasa taslakları, sanat camiasının da bilgisine sunularak tartışılması sağlanmalıdır.
* * *
Cumhuriyet, yeterli sayıda ve nitelikte “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” aydın sanatçılar yetiştirmiştir. Bu aydınlar, siyasetin değil, çağdaş – ulusal – evrensel değerlerin ve insanımızın sanatsal ihtiyaçlarının gereğini yenime getirmeye yönelik yasa taslaklarını hazırlayacaklardır.
Böyle bir tasarı hazırlanmasının onuru, hem hazırlayanların onuru olacak, hem de onlara bu görevi veren, tasarıyı yasalaştıran siyasal iktidarın onuru olacaktır.
Prof. Muammer SUN